Sevgili Marka Falcısı,
Biliyorsun, ben bir hazır giyim firmasında çalışıyorum. Yeni
bir marka çıkarma için tüm çalışmaları tamamladım. Artık, reklam çalışmalarına
başlayabilirim. Ancak bir sorunum var. Bana yardım eder misiniz?
- Tüm çalışmaları tamamladığına göre reklam konusunda da ne yapacağını
biliyorsundur. Benden neden yardım istiyorsun?
- Haklısın, reklam konusunda da ne istediğimi çok net biliyorum. Ama
istediğim şeyi yaparsam, reklam tutmaz diye çok korkuyorum. Sana istediğimi
anlatsam reklamın falına bakar mısınız?
- Anlat bakalım!
- Markam; ne istediğini bilen, kendine ait tarzı olan, kimsenin kurallarına
uymayan, özgürlüğün ne işe yaradığını bilen, kendinden emin genç kadına hitap
ediyor.
- Eee! Ne güzel tanımlamışsın markanı!
- Evet ama sorun şu ki; bu kadının saçları kısacık olmalı!
- Güzel fikir. Bence de yakışır.
- Yakışır diyorsun da şu reklamlara bir bakar mısın? Tek bir sakız
reklamında kısa saçlı genç bir kız var. Kısa saçlı kadınlar ne yer, ne içer, ne
gezer, ne de giyer… Sanki onlar tüketici değil, sanki onlar hedef kitlenin
dışında... Ben şimdi bu durumda, reklamımda kısa saçlı bir kız oynatırsam, uzun
saçlılar markamı dışlar mı?
- Çevir fincanı, hemen bakalım!
- Aaa! Fincanın içinde bir sürü uzun saçlı kadın var! Bu her renge mensup,
uzun saçlı kadınlar, senin reklamını kıskançlıkla izliyor.
-“Ne kadar da cesur! Yıllardır isterim şu saçlarımı kesmeyi ama bir türlü
cesaret edemedim. Madem, saçımla onun gibi olamıyorum, o zaman onun giydiği
kıyafetle bunu yaparım” diyorlar.
- Ne diyorsun! Yani reklamı kısacık saçlı kadınla yapmam doğru olacak öyle
mi?
- Aynen öyle! Zaten yarattığın marka, sürünün dışındaki kadına sesleniyor.
Önce onları cezbedersin, ardından da kendisi gibi olan her kadına bakılan
kıskanç bakışlara sahip diğerlerini…
Önemli olan saçın boyu değil, kadının kendisi gibi olması. Ona toplumda
biçilen yaftaları bir kenara elinin tersiyle iten kadını, hedef kitlenin dışına
iten markalara da ağzının payını vermiş olursun…
Şansın
açık, saçın kısa olsunJ