18 Nisan 2012 Çarşamba

GÖRÜNEN MARKA FALCI İSTEMEZ

Görünen marka falcı istemez diyeceksiniz ama gerçekler hiç de öyle değil. Türkiye’de marka deyince insanların aklına gelenleri, şirketlerin markaları için neler düşündüklerini görünce, iş dünyasının falcılara ihtiyaç var diye düşünmemek elde değil. "Allah Kerim" diyerek markasını Allah’a havale edenlere belki bir falcı yardımcı olur.  
  • 3 vakte kadar güzel bir haber alacaksın.( TV'de ürün yerleştirme yap, bir de bülten gönder yeter!)
  • Birileri dedikodunu yapıyor. (Sosyal medyayı iyi kullanıyorum!)
  • Hamile haberi alacaksın. (Rakip küçük mü, büyük mü acaba?)
  • Bir kadından iyilik göreceksin. (Hülya Avşar’ı oynatırım olur biter:)
  • Yeni bir aşk yaşayacaksın. ( Tüketici masasıyla aranda !?!? )
  • Kısmet var evleneceksin. ( İyi haber! Şirket batıyor. Satıp kurtulacağım demek ki!)
  • 7 vakte kadar böyle devam edersen markan ölecek.( yenisini yaparım!!! )
İş dünyasının yıllardır içindeyim. İş yap(may)ış şekilleri değişti. İnsanların marka kavramı acayipleşti, hele de yönetici egoları IQ’dan daha önemli hale geldi. Ve farkettim ki; iş dünyası, danışmanlarından çok, “ne kadar güzel markanız var”, “süpersiniz”, “her şeyi siz yapıyorsunuz” diyenleri dinlemeye başladı.
Hadi bu konuyu bir kahve eşliğinde konuşalım”  “Bugün toplantı yapmayalım, şurada bir falcı var, ona gidelim” “kahve fincanını da  ters çevireyim sen toplantıyı ona bakarak yap”
Günlük arkadaş konuşmaları değil, marka için çalışması gereken insanların toplantı konuşmaları bunlar… Toplantı; toplantıdan başka her şeye benzeyen bir eğlence şeklini aldı.  Madem işler böyle yürüyor ben de işimi yapayım dedim ve marka falcısı olmaya karar verdim.

Markanızın falına bakacağım. “Fala inanma falsız da kalma” derler ya bizim buralarda; aynısı markalar içinde geçerli. “Markaya inanma, markasız kalma”
Neyse; bu konuyu kahve içerken konuşalım. Bir de şu fincanı ters çevirin falınıza bakayım; neyse markanız, çıksın haliniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder